Kayıtlar

MARAŞ BÖLGESİ KUZEY KIBRIS TÜRKLERİNİNDİR

Maraş Kuzey Kıbrıs Türklerinindir Uluslararası adıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti biz Türkiye halkı için yavru vatan olarak bilinen Türk topraklarıdır Kıbrıs. Kıbrıs toprakları ve Kıbrıs’ın konumu Türkiye için çok büyük önem arz etmektedir. Akdeniz bölgesine hâkim bir noktada olması ve son yıllarda sürekli gündemden düşmeyen değerli enerji kaynaklarının yanında olması sebebiyle önemi sürekli artmaktadır. Kıbrıs’ta yaşayan Türklere karşı yapılan saldırı ve kışkırtmalar sonucu Türkiye Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan 1974 yılındaki harekâtın üzerinden 46 yıl geçmiş olmasına rağmen, Kıbrıs adasında taraflar arasında kalıcı bir çözüm bulunamadı. Rumlar Türk bölgeleri yasadışı sayarken, Türkler tanınmamanın getirdiği birçok sorunla mücadele etmek zorunda kaldı. Günümüz de Kıbrıs üzerine yapılan siyasi değerlendirmelerde çözümsüzlüğün en belirgin olarak görüldüğü yer ise kapalı Maraş bölgesidir. 1974’teki savaş öncesinde büyük çoğunluğu Rum olmakla birlikte Yahudi ve Ermeni ye

DEPREM DEĞİL DENETİMSİZ BİNALAR ÖLDÜRÜR

Deprem ülkemizin acı bir gerçeği olarak her zaman üzerimizde dolaşmaktadır. Deprem kuşağı üzerinde bulunan güzel ülkemiz de maalesef deprem gerçeğini kabullenmemiş gibi yaparak yaşamaktayız. Ülkemiz insanları ve ülke yönetiminde söz sahibi olan kurum/kuruluşlar deprem sonrası acil müdahaleleri, açılan yaralarımızı sarmayı öğrendi ama deprem öncesi yapılması gerekenleri öğrenemedi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi Başkanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'de meydana gelen depremlerde büyük kayıplar yaşandı. Türkiye'de can kayıpları ve büyük yıkımlarla sonuçlanan son yüz yılın büyük depremleri şöyle: ERZİNCAN 1939 DEPREMİ Erzincan'da 27 Aralık 1939'te meydana gelen ve 116 bin dolayında yapının yıkıldığı 7.9 büyüklükteki depremde 33 bin kişinin hayatını kaybetti, 100 bin kişi de yaralandı. ERBAA 1942 DEPREMİ Tokat'ın Erbaa ilçesinde 1942'de 7 büyüklüğündeki depremde 3 bin kişi yaşamını yitirdi. LADİK 1943 DEPREMİ Samsun'un Ladik il

BEKÇİLİK SİSTEMİ YENİDEN, NEDEN!

Bekçi, hükümet tarafından kamu güvenliğini sağlamak, suç işlenmesini önlemek ve kolluk faaliyeti yürütmekle görevlendirilen kişidir. Kamu güvenliği adına hizmet veren bekçi alımı 1974 yılında olmuştur. Bekçiler 1996 yılında 772 Sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu çerçevesinde görev yapıyordu. 1991 yılında mevcut bekçilerin tümü, sokaklardan çekilip yardımcı hizmetlerde görevlendirilmeye başlandı. 2007 Mayıs ayında AkParti iktidarı tarafından o yıl yapılacak olan genel seçimler öncesi beklenmeyen ani bir kararla hali hazırda kamuda güvenlik hizmeti sürdüren 8 bin bekçiyi “ Polis” kadronsa dahil etti. Böylelikle Cumhuriyet kurulmadan önce Osmanlı İmparatorluğu döneminde “pazvant” adı verilen gece bekçilerinin devamı olan emniyet personeli sınıfı böylece fiilen kaldırılmış oldu. 18 Mart 2016 tarihli resmi gazete yayınlanan kararname ile “çarşı ve mahalle bekçisi” alınacağı duyuruldu. Bekçi alınacağı duyurusu 6 Nisan günü Devlet Personel Başkanlığının resmi internet sayfasında yayın

SOSYAL YARDIM BAĞIMLILIĞI

Yaşadığımız ülkede insanlarımız, özellikle orta gelir altı gelir ile yaşamak zorunda kalan insanlarımız, devlete dolayısıyla seçim ile gelen hükümete sosyal yardım bağımlılığı olan büyük bir topluluğu oluşturmaktadır. Sosyal yardım alan insanlarımızın sürekli artması, ülkemizin sürekli büyüyen ekonomik dengelerini bozmaktadır. Nedeni ise tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülke ekonomisi dengeleri kurulurken nüfus, iş gücü ve işveren kuruluşlar göz önünde bulundurulur ve gerek beş yıllık gerekse on yıllık ekonomik planlamalar bunlar üzerinden yapılır. Sosyal yardım alan insanlarımızın sürekli artması olarak birincisi nüfus ve çalışma alanı faktörleri ise ikincisi olarak ta her seçim döneminde sosyal ayardım alan topluluklara yönelik sürekli artarak verilen siyasi sözlerdir. Son yıllarda uygulanan ve çalışır olsun olmasın tüm gençlerimizin sağlık primlerini kendilerine borç olarak yazılması yada birlikte yaşadığı ailesince ödenmesi de insanlarımızı daha çok sosyal yardım bağımlılığına itm

UMUT DÜNYALARIMIZ

Umut, insanlara özgü ve yarınlardan beklentilerimiz demektir. Umut insanların hep aklında olan ve sürekli akıllarında güncelleştirdikleri, günün ve olayların şekline göre kafalarında şekillendirdikleri duygu ve düşünceleridir. Dünyada yaşayan insanların umut dünyaları ile ilgili bir araştırma yapan Win/Gallup İnternational ve ülkemizdeki partneri Barem Araştırma Şirketi ile birlikte elde etmiş olduğu sonuçlara göre dünya nüfusunun %54'ü kendileri açısından yeni başlamış olduğumuz 2016 yılını 2015 yılına göre daha iyi olmasını beklemektedir. 2016 yılından en umutlu ülkeler bir Güney Asya ülkesi olan Bangladeş %81, bir Afrika ülkesi olan Nijerya %78 ve Çin %76 ile ilk sıralarda yer almaktadır. Önümüzdeki yıllardan en az umutlu olan ülkeler ise Avrupa'dan; İtalya %15, Bosna Hersek ve Bulgaristan %19 ile son sırada yer almaktadır. Yukarıda detaylarını yazmış olduğum araştırma şirketinin yaptığı araştırma sonucunda Türkiye %44 umutlu oran ile araştırma yapılan 68 ülke içinde 23. s

ÜLKEMİZDE ve GÜNÜMÜZDE TEKNİKERLİK MÜCADELESİ

Gelişmiş bir ülkenin varlığı ve geleceği eğitimli insan sayısı ile doğru orantılıdır. Her daim bilhassa teknoloji çalışmalarına ve bilimsel çalışmalara insanları yönlendirmek ülke kalkınmasına ve geleceğine yapılabilecek en önemli yatırımdır. Yaşamakta olduğumuz stratejik ve güzel ülkemiz de kimsenin bir şüphesi olmasın ki; Türkiye'nin yüksek teknik eğitimli teknik eleman potansiyeli olan Teknikerlerin üretim ve gelişim potansiyeli harekete geçirildiğinde Türkiye bulunduğu yerden daha yukarıya çıkacaktır. Hızla değişen ve gelişen dünyamıza ayak uydurabilmek için toplumların ve bireylerin donanımlarının çok iyi olması gerekiyor. Eğitim politikaları yapılırken gelecek seçimi değil, gelecek kuşağı düşünmek zorundayız. Eğitim, bir ülkenin geleceğinin ve gelişmesinin güvencesidir. Gelişmiş ülkelere bakıldığında göreceksiniz. Mesleki ve teknik eğitim ve mezunlarının istihdamı hükümetlerin çözülmesi gereken öncelikli politikaları arasındadır. Ülke gündeminde etkili olan siyasi par

BALIK TUTMAYI ÖĞRENMEK

Çağımız her ne kadar tüketim çağı da olsa geçen yüzyıllarda olduğu gibi üretmek ve üretime katkı sağlamak insanların en büyük temel hedefi olmuştur. Üretmek ve üretime katkı sağlamak insanoğlunun sürdürülebilirlik yaşam döngüsünde çok önemlidir. Yaşam döngüsünün sürekli seviye artışını destekler ve önce birey dolayısıyla ülke refahına katkı sağlar. Yoksulluk, gerek gelişmiş gerekse az gelişmiş ülkelerin karşı kaşıya olduğu temel sorunların başında gelmektedir. Türkiye’de yoksullukla mücadele alanında yapılmakta olan sosyal yardım faaliyetleri farklı kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülmekte olup, temel amaç ülkedeki yoksulluk oranını asgari düzeye indirebilmektir.   Diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’de de yoksulluk ve bunun sonucu yapılan sosyal yardımlar, üzerinde daha çok durulmaya başlanan ve giderek önemi artan bir sorunlar haline gelmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2002 yılında %26,96 olan Türkiye’deki gıda ve gıda dışı harcamaları esas a

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE MESLEKİ DAYANIŞMA

İnşaat sektörü medeniyetleri yaratan bir sektördür. İnşa edilen yapılar medeniyetlerin izdüşümünü yansıtmakta ve beraberinde gelişmişliğin göstergesi sayılmaktadır. Kültürel, ekonomik, sosyal ve benzeri özellikler nasıl ki medeniyetlerin soyut yanını gösteriyorsa, binalar, yollar, köprüler ve diğer sosyal yaşam alanlarında somut yanına işaret etmektedir. Ülkemiz ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörü gerek çalışan insan sayısı gerekse kullanılan malzeme açısından çok büyük bir sektör olup bu büyüklüğünden dolayı tüm çalışanların senkronize olarak adeta bir saatin akrep ve yelkovanı gibi uyumlu çalışması gerekmektedir. Ülkemizde inşaat sektöründe maalesef mesleki örgütlenmesini yapılandırmış ve tamamlamış sadece mimar ve mühendislerdir. İnşaat sektöründe çalışan ve üreten Teknik Öğretmenler, Teknikerler, Teknisyenler ve İşçiler mesleki örgütlenmelerini tamamlayamamışlar hatta sektörde birçok ünvan yok sayılmıştır. Ülkemizde mesleki dayanışmanın en iyi ve en güzel örneği olarak sağ

TEKNİKER KİMLİĞİMİZİ ANLAMAK

Tekniker , T.C. Üniversitelerine bağlı Meslek Yüksek Okullarından mezun olmuş meslek elamanı olup, mesleğinde ana elemandır. Bizler, T.C. Üniversitelerine bağlı eğitim ve öğretim veren Meslek Yüksek Okullarından mezun Teknikerler olarak ilk olarak elde etmiş olduğumuz bu ünvanımızı bu kimliğimizi iyi anlamalıyız ki gerek kamuoyuna gerekse  çalışma hayatında ilgililere doğru ve tam anlatabilelim. Gerek gelişmiş ülkelerde gerekse de ülkemizde teknik ve meslek eğitimin önemi günümüz şartlarına daha iyi bilinmekte ve anlaşılmaktadır. Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de teknik ve meslek eğitimin daha çok yaygınlaşması ve daha iyi anlaşılması için milyon dolarlar harcanmaktadır. Ülkemizin ve ailelerimizin bize bu eğitimi almamız için harcamış olduğu paraları ve bizlerinde bu eğitimi almak için verdiğimiz emeğe ve zamana saygı için almış olduğumuz bu eğitimin önemini anlamalı, bilgi ve deneyimlerimizi gerek ülke kalkınması için gerekse insanlarımızın refaha ulaşması için kullanar

MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİMİN ÜLKEMİZDEKİ ÖNEMİ

Resim
İnsanlığın ilerlemesinde ve ülkelerin ekonomik ve teknolojik olarak gelişerek büyümesi için gelişmiş bir sanayiye ihtiyaç vardır. Gelişmiş sanayide ancak ülkedeki mesleki ve teknik eğitimin seviyesiyle mümkündür. Mesleki ve teknik eğitim , bireyin tercih ettiği bir mesleki alandaki faaliyetleri etkili bir şekilde yürütebilmesi için gerekli bilgi, beceri, davranış ve tavırlarla ilgili kabiliyetlerinin geliştirilmesini amaç edinen eğitim şekli olarak tanımlanabilir.      Eğitim, bireye tanınan ve bireyin toplumsal ve kültürel gelişimini sağlayan doğal bir haktır. Birey aldığı eğitim sonucu çevresini algılama ve sorgulama yeteneği kazanırken varlığını sürdürme olanağına sahip olmaktadır. Ancak zaman içinde mesleki ve teknik eğitimin bireysel gelişim amacından öte mesleki eğitimin iş yaşamı ile bütünleştirilmesi gerekliliği öne çıkmıştır.   Türkiye, uluslararası alanda yaşanan ekonomik, toplumsal ve kültürel değişimlere yönelik ve Avrupa Birliğine üyelik sürecinde mesleki ve tek